Anayasamızda vücudun bütünlüğü ve kişinin maddi-manevi varlığı korunmaktadır. Anayasamızda işkence ve eziyetle birlikte insan onuruna yakışmayacak her türlü ceza yasaklanmıştır (Anayasa Md. 17). Buna göre, işkence ve kötü muamele, eziyet, cinsel saldırı ve cinsel taciz yasaklanmaktadır.
1. İşkence Yasağı
İşkencenin Önlenmesine dair Sözleşmenin 1.maddesi işkenceyi şöyle tanımlamaktadır:
“Bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla, bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ıstırap veren bir fiil.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre hiç kimse işkenceye veya insanlık dışı ya da aşağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz.
Uluslararası sözleşmeler doğrultusunda hazırlanan Türk Ceza Kanunu’na göre, işkence kamu görevlileri tarafından (polis, jandarma, belediye zabıta memuru gibi) yurttaşları hedef alan ve kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışlardır.
İşkence suçu çocuğa, avukatlara karşı işlenmişse yahut cinsel taciz şeklinde gerçekleştirilmişse cezası ağırlaştırılır. Bu suçlarda zamanaşımı yoktur. Kamu görevlileriyle birlikte işkencede bulunanlar da kamu görevlileri gibi cezalandırılır. Ayrıca aşağıdaki durumlarda cezalar ağırlaştırılacaktır:
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
- Konuşmasında sürekli zorluğa,
- Yüzünde sabit ize,
- Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
- Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
- İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
- Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
- Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
- Yüzünün sürekli değişikliğine,
- Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
- İşkence fiillerinin vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde,
- İşkence sonucunda ölüm meydana gelmesi halinde.
Örnek: AİHM’in 2013 yılında verdiği bir kararda Türkiye Hükümeti bir gösteri sırasında polisin uyguladığı kötü muameleden ötürü 20.000€ cezaya çarptırıldı. Şikayetçi olan kişi İstanbul Beyazıt’ta kadın hakları örgütleri tarafından düzenlenen bir gösteriyi zor kullanarak dağıtan polis şiddetine uğradığını iddia edip ve Türkiye Devleti’nden tazminat talebinde bulundu. Kanıtlarda açıkça polisin göstericilere aşırı sert müdahalede bulunduğu görülmekteydi. Mahkeme iddiaları ve somut kararları inceledikten sonra polisin müdahale yöntemini Sözleşme’nin üçüncü (İşkence Yasağı), on birinci (Toplantı ve Dernek Kurma Özgürlüğü) ve on dördüncü (Ayrımcılık Yasağı) maddelerinin ihlali olarak hükmetmiştir. Bu örnekte Mahkeme direkt olarak polisin yaptığı müdahaleyi işkence kabul etmiştir.
Örnek: İstanbul’da Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesince Engin Çeber’in işkenceyle öldürüldüğüne hükmedilerek 3 kişiye müebbet hapis cezası verildi. Davada iddia Engin Çeber’in Metris Cezaevi’ndeki ölümünün işkence yoluyla olduğuydu. Beş saat süren keşifle birlikte kanıtlanan durum, Adalet Bakanı’nın işkence için özür dilemesine sebep oldu.
Soru: Kolluk görevlileri tarafından alıkonuldum ancak bu durum kayda geçmedi. Alıkonulduğum esnada tehdit edildim, dövüldüm. Ne yapabilirim?
Cevap: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar ışığında kayda geçmeden hukuksuz bir gözaltı işlemi yapıldıysa burada Mahkeme hükümetin gözaltına almadığını iddia ettiği kişiler bakımından sunduğu gözaltı kayıtlarını inandırıcı bulmamaktadır ve tanık beyanlarını değerlendirerek gözaltı işleminin varlığını kabul etmektedir (Kurt v Türkiye; Timurtaş v Türkiye; Orhan Bilgin v Türkiye)
2. Eziyet
Eziyet, kişinin kişiye uyguladığı sistematik şiddet olarak tanımlanabilir. TCK’da eziyet suçu ayrıca tanımlanmıştır. Buna göre, bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişiler cezalandırılır. Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı veya babaya, anneye, dedeye ve nineye karşı işlenmesi halinde verilecek ceza artar.
Örnek: Antalya’da çalıştığı bijuteri mağazasının sahibi olan patronu tarafından sırtında sigara söndürülerek, zincire vurularak, ayak parmakları çekiçle ezilerek, tırnakları kerpetenle çekilerek eziyete maruz kalan M.S. polis tarafından kurtarıldı. Ardından patronu, M.S.’nin annesi ve kardeşi gözaltına alındı. Görülen davada patrona 7,5 yıl, anneye de yaşananlara izin verdiği için 5 yıl 10 ay, kardeşe de 5 yıl hapis cezası verildi. Her birinin 1 yıl 8 aylık cezaları “eziyet etme” suçundan ötürü verildi.
Soru: (Üvey) babam/kaldığım yurttaki bakıcı vb. beni sürekli dövüyor. Ne yapmalıyım?
Cevap: Devletin özellikle reşit olmayanları korumak bakımından sorumlulukları artmaktadır. Aile içerisindeki de dahil olmak üzere reşit olmayanların korunması ile ilgili aktif olarak faaliyet göstermelidir. Devletin eksik veya yetersiz bir yasal düzenleme, makul cezalandırma, yasa yeterli olsa da eziyet söz konusu olduğunda derhal etkin ve adil yargılama başlatmalıdır. Aksi takdirde, devlet işkence ve kötü muamele yasağını ihlal etmiş olacaktır (A ve diğerler v Birleşik Krallık; Z v Birleşik Krallık) Böyle bir durumda Emniyet Müdürlükleri başta olmak üzere bulunduğunuz yerdeki yerel yönetimlerin ilgili birimlerine (belediye, muhtarlık vb) şikayette ve Savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
Soru: Genel olarak aile içi taciz/şiddet nedir, nasıl cezalandırılır?
Cevap: Aile içi taciz tacizde bulunan kişinin aynı evi paylaştığı yahut idaresi altında bulunan yani büyütmek, okutmak, bakmak, vb. yükümlü olduğu kişiye karşı kötü muamelede bulunması, cinsel saldırısı anlamına gelir ve hapisle cezalandırılır. Ayrıca gebe olduğunu bilidiği eşini veya evli olunmasa dahi sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış olduğunu bildiği bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye de hapis cezası verilir.
Anne baba bakımından (velayet hakkı olsun olmasın); sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan anne veya baba da hapis cezası ile cezalandırılır.
Örnek: Nahide Opuz’un annesi kocası tarafından öldürüldü. Öncesinde ise Opuz kocası tarafından bıçakla yaralandı, dövüldü, arabayla ezilmeye çalışıldı, tehdit edildi, taciz edildi. Şikayette bulunduğunda kocası, şikayetini geri çekmezse onu ve annesini öldüreceğini söylemişti. Bunun üzerine Nahide Opuz şikayetini geri almak zorunda kalmıştı. Savcılık koca hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. Takipsizlik kararının ardından, Nahide Opuz kocası tarafından 7 kez bıçaklandı. Mahkeme yaralama olayı üzerine kocayı para cezasına çarptırdı. Nahide Opuz ve annesi mahkemenin para cezasına hükmetmesi üzerine defalarca hayatlarının tehlikede olduğunu söyleyerek şikayette bulundu. Ancak kocanın sadece ifadesi alındı ve ifade sonrası serbest bırakıldı. Bunun üzerine güvenli bir yer bulmak umuduyla yaşadıkları şehirden başka bir yere taşınmaya karar veren Nahide ve annesi kaçmaya çalışırken Nahide’nin kocası onları buldu ve kayınvalidesini silahla vurdu. Cinayetten ömür boyu hapis istemiyle hakkında açılan davada H.O tutuklanması için yeterli sebep olmadığı gerekçesiyle serbest yargılanmaya başlandı. Karısını yine tehdit ediyordu. Opuz’un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda mahkeme Türkiye’nin aile içi şiddeti cezalandırmak konusunda yetersiz kaldığına, mağdurları korumak için etkili bir sistem tesis edemediğine; yaşam hakkının ve işkence yasağının ihlal edildiğine karar verdi. İdarenin ihmali olduğunu, koruyucu tedbirlere dahi başvurmadığını; mağdurun şikayeti geri çekme nedenini görmezden geldiğini ve bunu bir aile içi mesele olarak değerlendirerek işkenceyi görmezden geldiğini belirtti. Ayrıca Mahkeme’ye göre iki kadının başından geçenler aynı zamanda cinsiyete dayalı ayrımcılık teşkil etmektedir ve Mahkeme, kadınların maruz kaldığı şiddet ve yargı reformlarına rağmen saldırganların cezasız kalmasının, İdarenin bu sorunun üstesinden gelmek konusunda kararlı olmadığını göstermekte olduğuna hükmetmiştir. Polis memurlarının kadınları şikayetten vazgeçirmeye çalıştıklarını, tedbir almak konusunda ihmal ve gecikmenin yaşandığını ve mahkemelerin namus, örf ve adeti dikkate alarak karar verdiğini belirtmiştir. AİHM bu davada Türkiye’yi 36 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
Panik Butonu Uygulaması:
Aile içi şiddeti önleme amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “panik butonu” uygulaması başlattı. Panik butonu alabilmek için Aile Mahkemesinin hem şiddet gösterenin/gösterme tehlikesi olanın evden uzaklaştırılmasına hem de butonun verilmesine karar vermesi gerekmektedir.
Soru: Aile içi şiddete uğradım. Dayak, cinsel taciz, bakkala gitmem dahi kocamın iznine bağlı. Çalışmam, okumam kesinlikle yasak. Ne yapabilirim?
Cevap: Bu kurumlardan herhangi birine başvurabilirsiniz:
- Valilik ya da Kaymakamlık
- Polis, Jandarma
- Savcılık
- Aile Mahkemesi
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü
- Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri
- Sağlık Kuruluşları, hastaneler
- Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Dayanışma Hizmet Hattı
- Alo 155 Polis İmdat
- Alo 156 Jandarma İmdat
- İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
- Belediye Kadın Dayanışma Merkezleri
- Alo Kadına Şiddet Hattı (0216 349 9 349)
- Baroların Kadın Dayanışma Merkezi ve Adli Yardım Kuruluşları
- Kadın çalışmaları yapan Sivil Toplum Kuruluşları, örneğin Mor Çatı
Karakola yahut Savcılığa gittiyseniz başvuruyu alan kolluk görevlisi suç konusunda soruşturma yapmak durumundadır. Soruşturmayı ve evrakları savcılığa ulaştıracaktır. Savcılık ise ceza davası açacak olan makamdır ve siz şikayet etmemiş olsanız dahi eğer aile içi şiddete dair şüphe Savcılık dava açmalıdır ve koruma kararı verecek olan makam olan Aile Mahkemesine savcılık başvuruda bulunacaktır.
Koruma kararı almak için Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz. Bu dava harçtan muaftır ve talebiniz hakkında kısa sürede mahkemenin karar vermesi gerekmektedir.
Verilen koruma kararı savcılık aracılığı ile ilgili karakola hızla gönderilecek ve karardan şiddet uygulayan haberdar edilecektir. Şiddet uygulayan aile bireyi koruma kararına aykırı davranırsa hakkında ceza davası açılacaktır.
Karakol ve savcılığa başvuru sırasında; baro mağdur hakları servisinden bir avukat atanmasını istediğinizi belirtmeniz önemlidir. Avukata herhangi bir vekalet ücreti ödemeyeceksiniz.
Doğrudan Aile Mahkemesine başvurmak ve bir avukattan hukuki destek almak istiyorsanız, fakat mali durumunuz buna elverişli değil ise muhtarlıktan alınacak fakirlik evrakı, ikametgah ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile bulunduğunuz il baro adli yardım servisine başvurabilirsiniz. Talebiniz kabul edildiğinde atanacak avukat için vekalet ücreti ödemeyeceksiniz.