Başvuru ve hak arama özgürlüğü başta Anayasa olmak üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi vb temel uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile koruma altına alınmıştır. Ayrıca yerel düzeyde başvuru ve hak arama özgürlüğü Belediye Kanunu ile de güvence altına alınmıştır.
Tarih boyunca, site devletlerinden günümüze kadar, insanların kamu işleri konusunda başvuruda bulunma, görüşlerini açıklama hakları neredeyse tüm devletlerce kabul edilmiştir. Osmanlı Sarayında sultanların vatandaşların şikayetlerini dinleme yöntemlerinin günümüzdeki ombudsman kurumunun başlıca esin kaynağı olduğunu biliyoruz. Bu, bir hak olarak sonraları anayasalarda ve insan hakları bildirgelerinde yer bulmuştur.
Ülkemizde, dilekçe hakkına dair ilk anayasal düzenleme 1876 Kanuni Esasi’nin 14. maddesinde temel hak ve özgürlüklerden biri olarak yer almıştır:
Eden bir veya bir kaç kişinin gerek şahıslarına ve gerek umuma müteallik (alakalı) olan kavanin ve nizamata (kanun ve kurallara) muhalif gördükleri bir maddeden dolayı işin merciine arzuhal verdikleri gibi Meclisi Umumiye dahi müddei (dilekçi) sıfatı ile imzalı arzuhal vermeğe ve memurinin ef'alinden (fiillerinden) iştikâye (şikâyete) selâhiyetleri (yetkileri) vardır. (MADDE 14)
Bu hak şimdiye kadarki tüm anayasalarda benzer şekilde ifade edilmiştir. 1982 Anayasasında başvuru hakkı ile hak arama hürriyeti iki ayrı madde ile düzenlenmiştir. Bunlardan birincisi hak arama hürriyeti, ikincisi ise başvuru hakkı ile ilgilidir:
Başvuruya ilişkin hak 1982 Anayasası'nın başlığı altında: "Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkını düzenleyen 74 maddede ele alınmıştır. Buna göre tüm yurttaşlar: ‘Kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında, yetkili makamlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yazı ile başvurma hakkına sahiptir. Kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu, gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilir. Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu, İdarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.’
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS), Anayasamızın 90. Maddesine göre iç hukukumuzun bir parçasıdır. Bu maddeye göre insan hakları konusunda Türkiye kanunları bu sözleşmede yer alan haklarla çatışırsa, Avrupa İnsan Haklar Sözleşmesi esas alınır. Sözleşmenin 13.cü maddesi ise Etkili Başvuru Hakkını şöyle tanımlamaktadır: ‘Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, söz konusu ihlal resmi bir hizmetin ifası için davranan kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olsa dahi, ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma hakkına sahiptir.’