Projenin, Güneydoğu Anadolu alt bölgesindeki (TRC1 - Adıyaman, Gaziantep ve Kilis) istişare toplantılarının ilki, sanayi ve ihracat odaklı büyüme temasını, ikincisi bir vaka olarak kadın istihdamını tartışmaya açtı. Çalıştaylardan ilki, bölgede yaşayan ve çalışan kamu görevlileri, konuyla ilgili yetkililer, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve yurttaşların katılımıyla Gaziantep’te “Bölgesel Sanayi Politikası ve Sürdürülebilir Gelişme Dinamikleri” başlığıyla Kasım 2014’te, ikincisi ise “Tekstil Sektöründe Kadın İstihdamı” başlığı ile Mayıs 2015 tarihinde Adıyaman’da gerçekleşti.
TRC1 Bölgesi’ndeki çalışma üç düzeyde yürütüldü. İlk olarak, istatistiki veri tabanlarından elde edilen veriler, bölge ile ilgili çeşitli kurumların hazırlamış olduğu raporlar ve akademik çalışmalar ışığında bölgenin genel demografik ve sosyo-ekonomik özellikleri tespit edildi. Bu ilk genel araştırma sonrasında, hızlı artan ve dengesiz dağılan nüfus yapısı ve artan nüfus yoğunluğuna cevap veremeyen sosyal altyapıya ilişkin problemler (eğitim, sağlık vb.) TRC1 Bölgesi’ne ilişkin temel sorun odakları olarak belirlendi. Bu tespitlere ek olarak, ulusal ve bölgesel ölçekte hazırlanan kalkınma metinleri analiz edilerek bu metinlerde bölgeye ilişkin ele alınan sorunlar ve TRC1 Bölgesi için geliştirilen kalkınma stratejilerinde belirleyici olan temalar ve söylemler araştırıldı. Projenin ikinci aşamasında, kalitatif yöntemler kullanılarak, yurttaş katılımı bekleyen yakıcı sorun odaklarının belirlenmesi amaçlandı. Yerelde gerçekleştirilen görüşmeler ve yerel basın haberlerinin taranması sonucu, bölgeye ulusal ve bölgesel ölçeklerde hazırlanan kalkınma metinlerinde biçilen ve yerel aktörlerce de kabul gören sanayi ve ihracat odaklı kalkınma stratejisi ile çelişen üretimin tek merkezde toplanması ile birlikte dengesiz dağılan nüfus ve sermaye yapısı, düşük teknolojili ürünlerin üretimine ağırlık verilmesi, kalifiye iş gücünü tutamayan düşük maaşlar ve fazla çalışma saatleri, sosyal kalkınmanın göstergelerinden sayılan kadın istihdam oranlarının Türkiye ortalamasının hayli altında kaldığı saptamaları yapıldı. Bu anlamda, çoklukla istihdam ve ekonomik gelişme ile ilişkilendirilen ve sorgulanmadan kabul edilen sanayileşmeye dayanan ekonomik büyüme modelinin ve bu modele dezavantajlı grupların katılımının, TRC1 bölgesi özelinde yerel aktörlerin ve yurttaşların tartışmasına açılması hedeflendi. Bölgedeki illerin sanayileşme deneyiminde ortaklıklar ve farklılıklar göz önünde bulundurularak, üç ili de ortaklaştıran tekstil sektörü ve tekstil sektöründeki kadın istihdamı vaka olarak belirlendi.
Üçüncü olarak, TRC1 Bölgesinde genel temayı ve vakayı tartışmaya açan iki istişare toplantısı düzenlendi.
TRC-1 bölgesinde yapılan ilk toplantı, 6 Aralık 2014’te Gaziantep’te kentten ve yakın çevresinden toplam 33 kişinin katılımıyla gerçekleşti. Katılımcıların 9’u kamu kurumlarından temsilcilerdi. Toplantıya kamu kurumlarından Gaziantep İŞKUR, GAP Özel Sektör ve Girişimcilik Koordinatörlüğü, GAP Kalkınma Ajansı, Gaziantep Valiliği, İpekyolu Kalkınma Ajansı ve Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü yetkilileri katıldı. Ayrıca Kırkayak Sanat Merkezi, Eğitim-Sen, Kilis Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, KAGİDER, TAŞEV Eğitim Kültür ve Gençlik Derneği ve Kent Konseyinden temsilciler ve mühendis, sanayici gibi meslek gruplarından vatandaşlar, gazeteciler ve akademisyenler de toplantı katılımcıları arasında yer aldı.
Bölgede ikinci toplantı ise 9 Mayıs 2015 tarihinde Adıyaman'da toplam 38 kişinin katılımı ile düzenlendi. Katılımcıların 7'si kamu kurumlarından temsilcilerdi. Toplantıya kamu kurumlarından SGK, İŞKUR, İpekyolu Kalkınma Ajansı ve Adıyaman Valiliği'nden temsilciler katıldı. Ayrıca toplantı katılımcıları arasında Eğitim Bir-Sen, Adıyaman Gençlik ve Kültür Evi Derneği, Adıyaman Genç Kuşak Kadın Girişimci ve İstihdam Derneği, Anadolu İş Kadınları Derneği, Adıyaman Kadın Sorunları Araştırma ve Çözüm Derneği, Adıyaman Kadın Yaşam Derneği, KAMER Vakfı, İnsan Hakları Derneği’nden temsilciler ve akademisyenler de bulunuyordu.
Bölgede yaşayan ve çalışan kamu görevlileri, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve yurttaşların katılımıyla “Bölgesel Sanayi Politikası ve Sürdürülebilir Gelişme Dinamikleri” başlığıyla Gaziantep’te yapılan ilk toplantıda TRC1 bölgesi için çözüm olarak sunulan sanayileşmenin içinin nasıl doldurulması gerektiği konusunun yerel aktörler arasında tartışılmadığı ve tepeden inmeci bir şekilde oluşturulduğu belirtilirken, sanayileşmenin bir dizi problemi (ekolojik tahribat, tarihi kültür mirasın tahribatı, dengesiz nüfus dağılımı, çarpık kentleşme) de beraberinde getirdiği ve özellikle Gaziantep ili üzerinde son dönemde Suriye’den gelen göçle de katmerlenen bir nüfus baskısı oluşturduğu dile getirildi. Bölge ekonomisinin temel problemlerinin, devlet teşviklerine bağımlı kırılgan yapısı ve yüksek ihracat rakamlarının gizlediği, düşük maaş ve fazla çalışma saatlerine dayanan iş rejimleri olduğu ifade edilirken, kadınların istihdam edilme ve eğitim konularında “kadın oldukları için” ayrımcılığa maruz kaldıkları (erkeklere göre daha düşük maaşlar, kayıt dışı istihdam vb.) ilk çalıştayda üzerinde durulan konulardan biriydi. Adıyaman’da düzenlenen ve TRC1 Bölgesi’ndeki kadın istihdamını tartışmaya açan ikinci çalıştaya ise, bölgede yaşayan ve çalışan kamu görevlileri, akademisyenler ve yurttaşların yanı sıra kadın alanında çalışmalar yürüten sivil toplum temsilcileri de katılım sağladı. İkinci çalıştayda amaçlanan, TRC1 bölgesinde kadın istihdamının aldığı biçimleri, bu biçimlerin altında yatan etmenleri ve bu etmenleri dönüştürmeye yönelik geliştirilen ya da geliştirilmesi gereken politikaları tartışmaktı. İkinci çalıştayda, temel olarak, bölgenin lokomotif sektörü olarak görülen tekstil sektörünün kayıt dışı ve çok düşük ücretlerle çalıştırılan kadın emeğine dayandığı ortaya çıkarken, işyerlerinde kreş bulunmaması, doğum ve bebek bakım izin haklarının işverenler tarafından tanınmaması ve sendikalaşmanın sistematik olarak engellenmesi kadınların işlerinde tutunmalarının önündeki temel engeller olarak sıralandı.
Atölyeler sonrasında ortaya çıkan TRC 1 Bölgesi için akut bir problem halini almış kadın istihdam oranlarındaki düşüklüğün hem makro ölçekteki ekonomik dönüşümler sonrasında emek piyasalarının içinden geçtiği dönüşüme hem de kadınların çalışma hayatına katılmasını ve çalışma hayatında kalmasını zorlaştıran kültürel yapılara referansla anlaşılması gerektiğiydi. Adıyaman’daki ve Gaziantep’teki toplantılar, sanayileşme, istihdam, işgücü piyasaları konusunda yerel aktörler, yereldeki STK’lar ve kamu kurumları arasındaki ilişkinin çatışmasız görünmesine rağmen, diyaloga dayanmadığını ortaya çıkardı. Bu anlamda, bir katılımcının STK deyince bölgede akla Gaziantep Sanayi Odası ve Gaziantep Ticaret Odası’nın gelmesinin, alanda çalışan kadın sivil toplum örgütlerinin dışarıda kalması ile sonuçlandığını söylemesi önemliydi. Kadın alanında faaliyet gösteren birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisi bu meselelerin tartışılmasında dışarıda bırakıldıklarını çok kez ifade ettiler. İpekyolu Kalkınma Ajansı’nın istihdam desteği programından ise çoğu kadın kuruluşu temsilcisi toplantıda haberdar oldu. Sanayileşme ve kadın istihdamı ile ilgili yerel paydaşları bir araya getirmeyi planlayan iki çalıştaya da çağrılı olmalarına rağmen GSO ve GTO’dan temsilci katılmaması dikkat çekiciydi.
Katılımcılar, bölgedeki kadın istihdamı sorunlarına çözüm olarak, kadınların toplumdaki ve iş hayatındaki dezavantajlarını dengeleyecek yasal düzenlemeler, sivil toplum kuruluşları arasındaki diyaloğun geliştirilmesi, kadın alanında etkinlik gösteren sivil toplum kuruluşlarının desteklenmesi, kamu kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları arasında köprü kurulması, toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanması ve evdeki iş bölümünün yeniden düşünülmesini önerdiler. Gaziantep toplantısında, İŞKUR temsilcisi, somut bir öneri olarak işyerlerinin kreş açma zorunluluğunun kadın çalışan sayısı üzerinden değil, toplam çalışan sayısı üzerinden belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Kadın istihdamı meselesinin Türkiye’nin demokratikleşme süreci ile doğrudan alakalı olduğu, pozitif ayrımcılık politikalarının kadınların istihdamında da devreye girmesi yine üzerinde durulan önerilerden biriydi. Öte taraftan kadınların iş hayatındaki dezavantajlı konumlarını gidermeye yönelik sosyal politika süreçlerinde (kreş, hasta bakım evleri, toplum merkezleri kurulması) devletin çeşitli roller üstlenmesi ve bu politikaların devamlılığında etkin rol oynaması gerektiği de dile getirilen bir öneriydi. Sosyal devlet anlayışının güçlendirilmesinin, taşeronlaşma, fason üretim ve sendikal haklarla ilgili düzenlemelerin yapılmasını da içerdiği, bu anlamda sadece kadın istihdamını ilgilendiren bir mesele olmadığının da altı çizildi. Bu anlamda, kadınların işgücü piyasalarına katılmaları konusunda yereldeki STK’ların yereldeki kamu kuruluşları ile diyalogu kadar merkezi hükümetin düzenleyici ve kolaylaştırıcı rolünün de önemi bulunmaktadır.