Haklara yurttaşların eşit, herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadan erişimini sağlamak ise devletin temel görevidir. Hak ve özgürlüklerin uygulama alanının var olması, güvence altında olması ve aynı zamanda geleceğe dönük gelişiminin yine eşitlikçi, çok sesli, çoğulcu bir anlayışla sağlanması olmazsa olmaz bir koşuldur. Yani devlet sorumluluklarını hukuk devleti anlayışının esaslarına dayalı ve objektif bir biçimde yerine getiriyor olmalıdır. Objektif olması demek yurttaşlara temel hak ve özgürlüklerin hem devletin kendisi tarafından hem de üçüncü kişiler tarafından ihlal edilemeyecek nitelikte özgürlüklerin tanınmış olması demektir.
Anayasa, temel hak ve özgürlüklerin güvencesi olmakla beraber devletin görevlerini, işleyişini ortaya koyar. Aynı zamanda toplumsal bir anlaşmayı ifade etmelidir. Özgürlük esas; sınırlama istisna olmalıdır. Hukuk devletinde anayasal hakların özlerine dokunulmaksızın kanunla sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir ancak bu durumda dahi yaşam hakkına ve kişilik bütünlüğüne dokunulamaz ve hiç kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya mecbur bırakılamaz, mahkeme olmadan yargılanamaz.
Devletin hakların niteliğine göre pozitif ve negatif sorumlulukları mevcuttur. Negatiften kastedilen hakların özgürce kullanımına müdahale edilmemesi, kullanım alanlarının güvence altına alınmasıdır. Devlet tarafından hak ve özgürlükler çok sesli, eşitlikçi ve çoğulcu bir anlayışla sağlanmalıdır. Her yurttaş bakımında temel hak ve özgürlüklerin varlığının sağlanması, yurttaşların haklarını kullanırken bu kullanımına müdahale edilmemesi devletin sorumluluğundadır. Örneğin, din ve vicdan özgürlüğü bakımından farklı inanışlara sahip grupların inanç özgürlüklerine müdahale edilemez, yurttaşlar bu haktan mahrum bırakılamaz. Belirli bir dine ya da inanca mensup grup bakımından ayrımcılık yapılamaz. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan vatandaşlar bakımından bu hakkın kullanımına özgürlük alanı içerisinde müdahale edilemez yahut kişi veya gruplar arasında ayrım yapılamaz. Düşünce ve ifade özgürlüğü hakkını kullanan yurttaşa, örneğin sansür uygulayamaz yahut ayrım yapılamaz vb. Devlet vatandaşın hak ve özgürlüklerini anayasal düzlemde güvence altına almak durumundadır.
Hakların niteliğine göre devletin pozitif, aktif sorumlulukları da mevcuttur. Devletin hak ve özgürlüklerin fiilen kullanılması için gerekli ortamı yaratması gerekir. Örneğin; eğitim hakkının kullanılması için gerekli altyapıyı oluşturmalı, sosyal alanı buna göre düzenlemeli, aynı zamanda farklı etnik ve kültürel gruplar bakımından eşitlikçi ve çok sesli bir düzen kurmalıdır veya ana dilde eğitim hakkını sağlamalı yahut her kesimden vatandaşın eğitim araçlarına erişimini temin etmek için aktif olarak üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli ve gerekli kamu hizmetini sunmalıdır. Çalışma hakkı bağlamında, insan haklarına saygılı istihdam modelleri benimsemeli ve çalışma hakkına erişirken yurttaşlar arasında ayrımcılık yapmamalıdır. Aynı zamanda sosyal güvenlik ağını kurarak olumlu yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Devletin pozitif ve negatif görevleri ve haklar arasındaki ilişki örnekleri çoğaltılabilir.
Temel hak ve özgürlükler, anayasal güvenceye bağlanmış insan hakları olup, anayasal haklardır. 1982 Anayasasına göre temel hak ve hürriyetler söz konusu olduğunda, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi de Türkiye Hukukunun bir parçası olarak değerlendirilecektir (AY md. 90).