Bir kimsenin vücut dokunulmazlığını cinsel bakımından ihlâl eden kişi cezalandırılır. Cinsel saldırı TCK’da evlilik içi ve evlilik dışı şeklinde bir ayrım gözetmeden yasaklanmıştır. Böylece eşlerin birbirlerine yönelik olabilecek cinsel saldırıları da suç kapsamına alınır. Ayrıca cinsel tacizin teşhir yoluyla gerçekleştirilmesi halinde örneğin kişi bu nedenle işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise de ceza verilir. Türk Ceza Kanuna göre çocuklara karşı işlenen cinsel saldırılar bakımından kişi ayrıca cezalandırılır. Ayrıca herhangi bir şekilde on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine cezalandırılabilir.
Soru: Eşim isteğim dışında benimle cinsel ilişkiye girmeye çalıştı/girdi, haklarım nelerdir?
Cevap: Cinsel dokunulmazlığın ihlali kural olarak şikayete bağlı değildir ancak ihlal evlilik içerisinde olmuşsa burada mağdurun şikayette, suç duyurusunda bulunabilir. Cinsel dokunulmazlığın ihlali halinde esas olan mağdurun beyanıdır. Başka hiç bir delil olmasa bile mağdur beyanı üzerine mahkeme karar verebilir. Ancak yine de bu olayın ispat edilebilmesi için başka bir takım delilleri örneğin saldırı hakkında doktor raporu varsa varsa mağdurun yaşadığı mağduriyeti mahkeme nazarında kabul ettirmesi kolaylaşacaktır.
Soru: Aile içinden biri tarafından cinsel tacize uğradım. Ne yapabilirim?
Cevap: Bu durumda ispatın zorluklarıyla karşılaşılması kuvvetle muhtemeldir. Ancak psikiyatri kliniklerince alınan raporlarla başınızdan geçeleri özellikle mahkemelerde ispatlayabilirsiniz. Fiziksel olarak zarar gördüğünüzü düşünüyorsanız bunlarında doktor tarafından kayıt altına alınmasını, rapor edilmesini sağlayın. Örneğin, sperm örneği yahut genital bölgedeki zorlamalara hakkında rapor alınabilir.
Kendiniz yahut bu duruma şahit olan herhangi biri cinsel dokunulmazlığınızın ihlal edilmesi nedeniyle bu suç hakkında şikayette bulunabilir ve Savcılık işlem yapmak durumundadır.
Cinsel suçun mağduru olan kişi mümkünse derhal hastaneye gitmeli ve rapor almalıdır. Üzerindeki elbiseleri çıkartmaması gerekir. Yıkanmadan, en kısa zamanda hastaneye başvurması gerekir ki sperm örnekleri kaybolmasın. Ayrıca hastaneye gitmeden önce karakola ya da savcılığa başvurabilir ve karakolun kendisini hastaneye sevk etmesini isteyebilir.
Mahkemeler bu suça maruz kalanlar bakımından beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespitinde araştırma yapılması ve görüş alınması için Adli Tıp Kurumundan rapor talep eder. Adli tıpa dava dosyası gönderilerek ilgili uzmandan (ihtisas dairesinden) randevu alınmaktadır. Mağdur; fiziksel veya ruhsal yönden sağlığının bozulup bozulmadığı, ne oranda bozukluk olduğu hakkında muayene edilmektedir. Bu muayene neticesinde bir rapor düzenlenmektedir. Bu rapor görüş belirtici nitelikte olup hakimi kesin olarak bağlamaz. Ancak çoğu zaman bu raporlardaki görüş neticesinde karar verildiği görülmektedir. Ancak altını çizmek gerekir ki bu tip durumlarda genel kanıya göre yaşanılan cinsel saldırılar araştırma ve incelemeye gerek olmadan da mağdurda doğal olarak ruhsal çöküntü meydana getirmektedir. Hayatın gerçeğidir ki, cinsel saldırı suçunun doğal bir sonucu olarak mağdur ruhsal çöküntüye uğramaktadır. Böylesine ağır ve travmatik olayı yaşayan bir kişinin ruhsal dengesinin bozulmama ihtimalinin olduğunu düşünmek ve de bu konu da araştırma yapmak şu an ki yasal düzenleme nedeniyle devam eden bir uygulamadır ve hakimlerin, mahkemelerin bunu göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.
1. Bekâret Kontrolü
Bekâret kontrolü yasada direkt olarak yasaklanmamıştır. Ancak bu muayeneye zorlanan kişi aşağıdaki madde çerçevesinde karşı çıkma hakkına da sahiptir. Tabii bu durumda da belli kısıtlamalar vardır ve hâkim kararı olması halinde rıza aranmayabilir.
Hasta Hakları Yönetmeliğine göre istisnalar hariç olmak üzere, kimse, rızası olmaksızın ve verdiği rızaya uygun olmayan bir şekilde tıbbi müdahaleye tabi tutulamaz. Ancak Bir suç işlediği veya buna iştirak ettiği şüphesi altında bulunan kişinin işlediği suçun muhtemel delillerinin, kendisinin veya mağdurun vücudunda olduğu düşünülen hallerde; bu delillerin ortaya çıkarılması için sanığın veya mağdurun tıbbi ameliyeye tabi tutulması, hâkimin kararına bağlıdır. Gecikmesinde sakınca bulunan hallerde bu ameliye, cumhuriyet savcısının talebi üzerine yapılabilir (md.22). Ancak bekaret kontrolünün bu kapsamda değerlendirilmesi insan haklarına açık bir aykırılık teşkil etmektedir.
Soru: Ailem beni zorla bekâret kontrolüne götürüyor, ne yapmalıyım?
Cevap: Kişinin rızası olmadan doktor bu muayeneyi yapamaz. Sadece ailenin isteği üzerine muayene yapılması doktorun hekimlik mesleğinin gerektirdiği özenle görevi yapmadığı anlamına gelir, cinsel istismar teşkil eder ve bu suçtur. Zorla muayene, evrensel hukukun temel esaslarına, çocuk hakları, hasta hakları, biyotıp sözleşmesi gibi evrensel hukuk sözleşmelerine aykırıdır. Ceza Kanununda düzenlenen “suça ilişkin delil elde edilmesi için iç ve dış beden muayenesi yapılabilir” maddesi suç şüphesinin varlığı için yapılır ki bekaret kontrolü bakımından kişinin rızası muhakkak gereklidir. Mahkeme kararı olsa dahi, suçun ispatlanması için psikolojik bir muayene yapılabileceği unutulmamalıdır.
2. Aile içi şiddet
Aile içi şiddeti önleme amacıyla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı “panik butonu” uygulaması başlattı. Panik butonu alabilmek için Aile Mahkemesinin şiddet gösterme tehlikesi bulunan kişiye evden uzaklaştırma cezası verme zorunluluğu var. Panik butonunun verilmesi için de Aile Mahkemesi kararı gerekmektedir.
Soru: Genel olarak aile içi taciz/şiddet nedir, nasıl cezalandırılır?
Cevap: Aile içi tacizde aynı evi paylaşan yahut idaresi altında bulunan, büyütmek, okutmak, bakmak, vb. yükümlü olan kişinin bu kişilere karşı kötü muamelede bulunması, cinsel saldırısı anlamına gelir ve hapisle cezalandırılır. Ayrıca hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye de hapis cezası verilir.
Anne baba bakımından velayet hakkı olsun olmasın sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya babada hapis cezası ile cezalandırılır.
Örnek: Nahide Opuz’un annesi kocası tarafından öldürüldü. Öncesinde ise kocası Nahide Opuz’u bıçakla yaralandı, dövüldü, arabayla ezmeye çalıştı, tehdit etti, taciz etti. Şikayette bulunduğunda kocası şikayetini geri çekmezse onu ve annesini öldüreceğini söylemişti. Bunun üzerine şikayetini geri alınca vazgeçti, Savcılık kocası hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verdi. Bunun üzerine kocası tarafından 7 kez bıçaklandı. Mahkeme yaralama olayı üzerine kocasını para cezasına çarptırdı. Nahide Opuz ve annesi mahkemenin para cezasına hükmetmesi üzerine defalarca hayatlarının tehlikede olduğunu söyleyerek şikayette bulundu. Ancak kocanın sadece ifadesi alındı. Fakat ifade sonrası serbest bırakıldı. Bunun üzerine güvenli bir yer bulmak umuduyla yaşadıkları şehirden başka bi yere taşınmaya karar veren Nahide ve annesini kaçmaya çalışırken Opuz’un kocası onları buldu ve kayınvalidesini silahla vurdur. Cinayetten ömür boyu hapis istemiyle hakkında açılan davada H.O tutuklanması için yeterli sebep olmadığı gerekçesiyle serbest yargılanmaya başlandı. Karısını yine tehdit ediyordu. Opuz’un Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı başvuruda mahkeme Türkiye’nin aile içi şiddeti cezalandırmak konusunda yetersiz kaldığına, mağdurları korumak için etkili bir sistem tesis edemediğine; yaşam hakkının ve işkence yasağının ihlal edildiğine karar verdi. İdarenin ihmali olduğunu, koruyucu tedbirlere dahi başvurmadığını; mağdurun şikayeti geri çekme nedenini görmezden geldiğini ve bunu bir aile içi mesele olarak değerlendirerek işkenceyi görmezden geldiğini belirtti. Ayrıca Mahkemeye göre iki kadının başından geçenler aynı zamanda cinsiyete dayalı ayrımcılık teşkil etmektedir ve kadınların maruz kaldığı şiddet ve yargı reformlarına rağmen saldırganların cezasız kalması idarenin bu sorunun üstesinden gelmek konusunda kararlı olmadığını göstermekte olduğuna hükmetti. Polis memurlarının kadınları şikayetten vazgeçirmeye çalıştıklarını; tedbir almak konusunda ihmal ve gecikmenin yaşandığı ve mahkemelerin namus, örf adet dikkate alarak karar verdiğini belirtmiştir. AİHM bu davada Türkiye’yi 36 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
Soru: Aile içi şiddet uğradığımı düşünüyorum. Dayak, cinsel taciz, bakkala gitmem dahi kocamın iznine bağlı. Çalışmam, okumam kesinlikle yasak. Ne yapabilirim?
Cevap: Bu kurumlardan herhangi birine başvurabilirsiniz:
- Valilik ya da Kaymakamlık
- Polis,
- Jandarma
- Savcılık
- Aile Mahkemesi
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü
- Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri
- Sağlık Kuruluşları, hastaneler
- Alo 183 Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Dayanışma Hizmet Hattı
- Alo 155 Polis İmdat
- Alo 156 Jandarma İmdat
- İl Sosyal Hizmetler Müdürlükleri
- Belediye Kadın Dayanışma Merkezleri
- Alo Kadına Şiddet Hattı (0216 349 9 349)
- Baroların Kadın Dayanışma Merkezi ve Adli Yardım Kuruluşları
- Kadın çalışmaları yapan Sivil Toplum Kuruluşları, örneğin Mor Çatı (Bunlar bölümün sonuna alınacak ve daha kapsamlı yapılacak)
Karakola yahut Savcılığa gittiyseniz başvuruyu alan kolluk görevlisi suç konusunda soruşturma yapmak durumundadır. Soruşturmayı ve evrakları savcılığa ulaştıracaktır. Savcılık ise ceza davası açacak olan makamdır ve siz şikayet etmemiş olsanız dahi eğer aile içi şiddete dair şüphe Savcılık dava açmalıdır ve koruma kararı verecek olan makam olan Aile Mahkemesine savcılık başvuruda bulunacaktır.
Koruma kararı almak için Aile Mahkemesine başvurabilirsiniz. Bu dava harçtan muaftır ve talebiniz hakkında kısa sürede mahkemenin karar vermesi gerekmektedir.
Verilen koruma kararı savcılık aracılığı ile ilgili karakola hızla gönderilecek ve karardan şiddet uygulayan haberdar edilecektir. Şiddet uygulayan aile bireyi koruma kararına aykırı davranırsa hakkında ceza davası açılacaktır.
Karakol ve savcılığa başvuru sırasında; baro mağdur hakları servisinden bir avukat atanmasını istediğinizi belirtmeniz önemlidir. Avukata vekalet ücreti ödemeyeceksiniz.
Doğrudan Aile Mahkemesine başvurmak ve bir avukattan hukuki destek almak istiyorsanız, fakat mali durumunuz buna elverişli değil ise muhtarlıktan alınacak fakirlik evrakı, ikametgah ve nüfus cüzdanı fotokopisi ile bulunduğunuz il baro adli yardım servisine başvurabilirsiniz. Talebiniz kabul edildiğinde atanacak avukat için vekalet ücreti ödemeyeceksiniz.