Türkiye’de Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren kadının siyasi ve toplumsal hayattaki konumunun güçlendirilmesine yönelik olarak gerek BM gerekse AB nin kabul ettiği normlara uygun önemli adımlar atılmıştır. Başta Anayasa olmak üzere, medeni hukuk, ceza hukuku gibi ana hukuk metinleri ile kadını ilgilendiren birincil ve ikincil mevzuatta, kadının eşitliğini önleyici hükümler temizlenmiştir. 

Bazı istisnalar dışında kadın erkek eşitliği konusunda gerekli olan tüm yasal düzenlemelerin yapıldığı söylenebilir. Tüm bu iyileştirmelere rağmen gerçek yaşamda şu alanlarda kadın hakları konusunda büyük sorunlar bulunmaktadır:

  • İş ve çalışma alanında kadına yönelik negatif ayrımcılık devam etmektedir. 
  • Eğitimde kadınların eşitliği tam olarak sağlanamamıştır.
  • Seçilme hakkı konusunda kadınlar aleyhine durum devam etmektedir.
  • Kadına karşı şiddet sürmektedir. 
  • Kadınların eş seçmede erkekler kadar eşit olduğu söylenemez.
  • Kadınlara yönelik, onları küçük düşürücü ahlaki veya davranış kodları, negatif söylem halinde varlığını korumaktadır.

1.Aile içi Şiddet ve Eziyet:

Eziyet, kişinin kişiye uyguladığı sistematik şiddet olarak tanımlanabilir. TCK’da eziyet suçu ayrıca tanımlanmıştır. Buna göre, bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacak davranışları gerçekleştiren kişiler cezalandırılır. Çocuğa, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye ya da gebe kadına karşı veya babaya, anneye, dedeye ve nineye karşı işlenmesi halinde verilecek ceza artar.

Örnek: Antalya’da çalıştığı bijuteri mağazasının sahibi olan patronu tarafından sırtında sigara söndürülerek, zincire vurularak, ayak parmakları çekiçle ezilerek, tırnakları kerpetenle çekilerek eziyete maruz kalan M.S. polis tarafından kurtarıldı. Ardından patronu, M.S.’nin annesi ve kardeşi gözaltına alındı. Görülen davada patrona 7,5 yıl, anneye de yaşananlara izin verdiği için 5 yıl 10 ay, kardeşe de 5 yıl hapis cezası verildi. Her birinin 1 yıl 8 aylık cezaları “eziyet etme” suçundan ötürü verildi. 

Eziyetin önlenmesi devletin sorumluluğundadır. Özellikle reşit olmayanları korumak bakımından sorumlulukları artmaktadır. Aile içerisinde ki de dâhil olmak üzere reşit olmayanların korunması ile ilgili aktif olarak faaliyet göstermelidir. Eksik veya yetersiz bir yasal düzenleme, makul cezalandırma, yasa yeterli olsa da eziyet karşısında hiçbir şey yapmaması yahut geç harekete geçmesi söz konusu olamaz. Bu durum da işkence ve kötü muamele yasağını ihlal etmiş olacaktır (A ve diğerler v Birleşik Krallık; Z v Birleşik Krallık) 

Aile içi Şiddet:

Aile içi tacizde aynı evi paylaşan yahut idaresi altında bulunan, büyütmek, okutmak, bakmak, vb yükümlü olan kişinin bu kişilere karşı kötü muamelede bulunması, cinsel saldırısı anlamına gelir ve hapisle cezalandırılır. Ayrıca hamile olduğunu bildiği eşini veya sürekli birlikte yaşadığı ve kendisinden gebe kalmış bulunduğunu bildiği evli olmayan bir kadını çaresiz durumda terk eden kimseye de hapis cezası verilir. 

Anne baba bakımından velayet hakkı olsun olmasın sarhoşluk, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılması ya da onur kırıcı tavır ve hareketlerin sonucu maddi ve manevi özen noksanlığı nedeniyle çocuklarının ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokan ana veya babada hapis cezası ile cezalandırılır. 

Kadın Hakları alanında çalışma yapmakta olan 600’e yakın sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır. 

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı olarak çalışan danışmanlık desteği alınabilecek il ve ilçe müdürlükleri, Sosyal Hizmetler ve Aile Danışma Merkezleri bulunmaktadır. Kadın Konukevlerinin adres ve bilgileri ALO 183 hattından ve Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) aranarak öğrenilebilir. 

Yaşam Alanı Derneği, Mor Çatı Kadın Sığınma Derneği, Kadın Statüsünü Güçlendirme Derneği, Kadın Danışma ve Dayanışma Dernekleri vs. Bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarına ilişkin detaylı bilgi için STGM’nin hazırlamış olduğu STÖ Veri tabanına bakınız: <http://www.stgm.org.tr/tr/stoveritabani>