1.Polonya Örneği

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra AB üyesi olmak isteyen Polonya demokrasiyi bütün kurumları ile yeniden kurmak zorunda kalmıştır. Bu açıdan sivil toplumun geliştirilmesi için önemli reformlar yapılmıştır. Polonya’da iki türlü dernek bulunmaktadır. Bunlardan birincisi sadece üyelerinin aidatları ile yürütülen deneklerdir. Bu tür derneklerin tüzel kişiliği yoktur. Bu tür dernek kurmak isteyenlerin durumu derneğin kurulduğu yerdeki belediyeye bildirmeleri yeterlidir. 

Tüzel kişiliği olan dernek kurmak isteyenler, Adalet Bakanlığına bağlı dernek sicil kütüğüne internet üzerinden bildirimde bulunurlar. Kanunda belirtilen, kültür, eğitim, sağlık gibi konularda çalışmak üzere kurulan dernekler kamu yararı statüsünü kazanırlar. Vergi mükellefleri ödedikleri verginin %1 kadar miktarını bu derneklere bağışlayabilir.

Sivil toplum kuruluşlarının kamu işlerine katılımını artırmak için merkezi hükümet bütçesinden ayrıca fonlar ayrılmaktadır. Sivil toplum kuruluşları her türlü kamusal işte danışmanlık görevi yürütebilmektedir.

2.Sivil Toplum Nereye? 

Küreselleşmenin siyasal, ekonomik ve sosyal alanda giderek her toplumu etkisine alması ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler geleneksel olan her şeyi değiştirmeye, yeniden yapılanmaya zorlamaktadır. Kamu ve özel sektör yanında sivil toplum da bu değişimden pay almaktadır.

Yakın zamanlara kadar kamu, özel sektör ve sivil toplum üçlüsünün dayandığı paradigmalar şöyle tanımlanmaktadır:

  • Kamu, özel sektör ve sivil toplum başlıca kendilerine ayrılmış alanlarda faaliyet göstermiştir.
  • Bu üç yapı birbirinden bağımsız biçimde ötekini etkilemeye çalışırdı. Bir ölçüde aralarında etkileşim vardır ancak bu sınırlıdır.
  • Her kesim için birbirinden bağımsız roller tanımlanmıştı.

Günümüzde kamu, özel sektör ve sivil toplumun işlevleri nasıl değişmiştir ve nereye gidiliyor sorusunu belirleyen yeni paradigmalar nelerdir? Bunlar da şöyle özetlenebilir:

  • Toplumu ilgilendiren sorunlarda her üç kesim de daha çok etkinlikte bulunmaktadır. Bunlar giderek artacaktır. Bu etkinlikler kesişen ortak bir alanda daha çok bütünleşmektedir.
  • Giderek artan bu kesişen alanların bir sonucu olarak yeni işbirliği, ortaklık ve yenilikçi yaklaşımlar ortaya çıkmaktadır.
  • Bu üç kesimin geleneksel rolleri daha çok bulanıklaşmaktadır.
  • Yeni melez örgütlenme biçimleri ortaya çıkmaktadır. Sosyal amaçlı özel sektör ya da piyasa aktörü olarak sivil toplum girişimi ortaya çıkmaktadır.

Sivil toplumun işlevlerine ilişkin bu dönüşümler yanında örgütlenme ve iletişim alanlarında da değişimler yaşanmaktadır. Bu durum şu soruyu akla getirmektedir.? Günümüzde insanlar birbiriyle kolayca haberleşebiliyor ve harekete geçebiliyorsa, örgütlü sivil toplum yapısına ihtiyaç var mıdır? Wall Street İşgalinde, Arap Baharında ya da Gezi olaylarının arkasında bir dernek veya vakıf yoktur. Dernek gibi örgütlü yapılar bu harekete katılmıştır ve kendi varlıklarını göstermeye çalışmıştır. 

Bu gözlemlerden şunu çıkarmak mümkündür: Büyük kitlesel hareketler için örgütlü yapıların rolü azalmaktadır ve daha da azalacaktır. Bunun yerine aktif bireylerin gönüllü katılımı ile oluşan hareketler ortaya çıkacaktır.  Change.org, Avazz gibi girişimler hem dünya çapında hem de Türkiye çapında hareketlere öncülük etmektedir.

Örgütlü yapılar tam olarak devre dışı kalmayacaktır. Örgütler eskisi gibi pek çok alanda etkinliklerini sürdürecektir. Ancak toplantılar, seminerler gibi formel yapılar yerini elektronik ortamda bir araya gelmelere bırakacaktır.

Geleceği tayin edecek faktörler arasında şunları sıralamak mümkündür.

  • Sivil girişime daha çok kaynak ayrılacaktır. Çek Cumhuriyetinde başlayan, Polonya’da da uygulama alanı bulan vatandaşın ödediği verginin bir bölümünün sivil topluma devredilmesi yeni kaynak yaratmanın öncüsüdür. Türkiye'de belli alanlara sivil topluma yapılan yardırmaların vergiden muaf tutulması, bütçeden kaynak aktarılması uygulaması da buna örnektir. Özel sektör de bu alanda gerek uluslararası gerekse ülke düzeyinde ''kurumsal sorumluluk'' projeleri ile sivil girişime kaynak aktarmaktadır. Yakın bir gelecekte devlet bazı kamu hizmetlerini tamamen sivil girişime devredecektir. İngiltere' de 2011 yılında kabul edilen Yerel Yönetim Yasası bu alanda öncüdür. Son olarak Türkiye'de Belediye Kanununda yaptığı değişiklikle sivil toplum- belediye ortaklığına imkân tanınmıştır.
  • Teknoloji kullanımının artması, sivil toplumun siyasi ve sosyal etkisini artıracaktır.
  • Gerek ülkemizde gerekse dünyada sosyal sorunlara ilişkin olarak yurttaş-birey girişimini daha da etkili kılacaktır.
  • Küreselleşme yoğunlaştıkça sivil toplumun etkinliği de artacaktır.
  • Çevresel koşulların kötüleşmesi ve iklim değişikliğinin insanlar üzerindeki etkisi arttıkça sivil toplumun sesi daha çok duyulacak ve etkisi artacaktır.
  • Hükümetlere, uluslararası kuruluşlara ve özel sektöre güven azaldıkça sivil toplumun söz söyleme hakkı ve müdahalesi artacaktır.

Yukarıda sayılan yeni durumlara ilişkin olarak Türkiye'den de çok sayıda örnek vardır. Örneğin acil kurtarma işlerinde AKUT Derneğine olan güvenin yüksekliği bunun göstergelerinden birisidir.

3.Türkiye Küreselleşmenin Neresinde?

Küreselleşme dünyayı saran ve giderek de karmaşıklaşan bir olgudur. Konu sokaktaki adamdan politikacılara kadar herkesin gündemindedir. Çoğunlukla şikâyet edilir, karşı görüşler ortaya atılır. Öte yandan da bireyden başlayarak sivil toplum, devletler ve özel sektör de daha çok nasıl küreselleşebiliriz diye kafa yorar, çaba harcar. 

Peki, bu küreselleşme nedir, ölçülebilir mi? Önce sermayenin küreselleşmesi olarak gündeme gelen bu olgu giderek siyaset ve sosyal alanı da içine almıştır. Bu olgu eğlence, kültür, spor gibi alanlarda da kendisini gün geçtikçe daha çok hissettirmektedir.

İsviçre Zürih’te bulunan Federal Teknoloji Enstitüsü küreselleşmeyi ekonomi, siyasi ve sosyal alanları kapsayacak biçimde her ülke için ayrı ayrı ölçmektedir. Bu üç alanda kullanılan ölçütleri şöyle özetlemek mümkündür:

3.1. Ekonomik Küreselleşmede Kullanılan Ölçütler

a. Ekonomik Para Akışına İlişkin Göstergeler

  • Dış ticaretin GSMH içindeki payı
  • Direk yabancı Yatırımın GSMH içindeki payı
  • Portfolyo Yatırımlarının GSMH içindeki payı
  • Ülkede yabancı işçilere ödenen ücret ve yabancı yatırım getirisinin GSMH daki payı

b. Ekonomik Yaşama İlişkin Veriler

  • Gizli İthalat Engelleri
  • Gümrük Tarifeleri
  • Uluslararası ticaret üzerindeki vergilerin yüzdesi
  • Sermaye Hesabı Kısıtlamaları

3.2. Sosyal Küreselleşme Ölçütleri

a. Kişisel İlişkiye Ait Veriler

  • Sabit hatlı uluslararası telefon görüşmeleri sayısı
  • Kişiler arasındaki kısıtlamaya uğramadan yapılan mal, hizmet ve para tranferlerinin GSMH ye oranı
  • Yabancı uyruklu sakinlerin ülke nüfusuna oranı
  • Kişi başına uluslararası posta trafiği

b. Bilgi Akışına İlişkin Göstergeler

  • 1000 kişi başına internet kullanıcı sayısı
  • 1000 kişi başına TV sayısı
  • Uluslararası gazete, dergi ticaretinin GSMH içindeki payı

c. Kültürel Yakınlık Verisi

  • Kişi başına düşen McDonald’s restoran sayısı
  • Kişi başına İKEA mağazası sayısı
  • Yabancı kitap ticaretinin GSMH içindeki payı

3.3. Siyasal Küreselleşme Ölçütleri

  • Ülkedeki yabancı elçilik 
  • Uluslararası örgütlere üyelik sayısı
  • BM Güvenlik Konseyi Görevlerine Katılım Sayısı
  • Uluslararası Anlaşmaların Sayısı

 

Yukarıda verilen göstergeler ve veriler çeşitli ağılıklarla çarpılarak hazırlanan endekse göre Türkiye'nin yeri bazı ülkelerle karşılaştırılarak aşağıdaki tabloda açıklanmıştır. 2013 yılı verilerine göre genel sıralamada Belçika % 93.20 ile, ekonomik sıralamada Singapur % 97.64 ile, sosyal sıralamada Kıbrıs % 91.81 ile, siyasi sıralamada İtalya % 98.21 ile birinci sırada yer almaktadır.