Gıda Güvenliği, Gıda Güvencesi ve Gıda Egemenliği

Gıda güvenliği, gıdaların üretiminden, soframıza ulaşana kadar olan süreçte oluşabilecek fiziksel, kimyasal ve biyolojik zararları denetleyecek  ve gıdaların besleyici özelliklerinin korunmasını sağlayacak yaklaşımları ele alan bir kavram. Hastalık ve gıda zehirlenmesine yol açan mikroorganizmaların yanında,  tarımsal üretimde kullanılan zehirli kimyasal maddeler ve çevre kirliliği nedeniyle gıdalara bulaşan ağır metaller de insan sağlığını tehdit eden temel unsurlardan. 

Gıdanın güvenli olmasının yanında, yeterli ve erişilir olması da önemli. İnsanların güvenli ve yeterli gıdaya fiziksel ve ekonomik bakımdan erişebilir olmasını ifade etmek için gıda güvencesi kavramı kullanılıyor.

Gıdaya erişim hakkının güvence altına alınması için kullanılan kavram ise gıda egemenliği. Gıda egemenliği kavramı, gıdanın üretiminde işbirliği ve dayanışma ağlarına işaret ederek siyasi karar alma mekanizmalarını gıda meselesinin odağına yerleştiriyor. 

Yeterli ve Güvenli Gıdaya Erişim Hakkı

Yeterli beslenme hakkı, birçok uluslararası hukuk belgesinde mevcut. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme bu hakkı diğer belgelerden daha geniş kapsamlı olarak ele alıyor. Yeterli gıdaya erişim hakkı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca 16 Aralık 1966 tarihinde kabul edilen ve 3 Ocak 1976 tarihinde yürürlüğe giren Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin 11. Maddesi içinde yer alıyor. Bu sözleşme, maddelerinde geçen hakların insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onurundan türediğini kabul ediyor ve özgür insan idealinin, kişisel ve siyasal haklarla birlikte ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını da kullanabildiği şartların yaratılması halinde gerçekleştirilebileceğini savunuyor. BM İdari Koordinasyon Komitesi, yeterli beslenme hakkının insan onuruyla doğrudan ilgili olduğunu ve Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan insan haklarının gerçekleşebilmesi için vazgeçilmez olduğunu teyit ediyor. 

Madde 11;

  1. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler herkesin yeterli beslenme, giyim ve konut da dahil olmak üzere, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam düzeyine sahip olma yaşam koşullarını sürekli olarak geliştirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Taraf Devletler bu hususta hür rızaya dayalı uluslararası işbirliğinin temel önemini kabul ederek, bu hakkın gerçekleşmesini güvence altına almak için uygun tedbirler alacaklardır. 
  2. Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, herkesin açlıktan kurtulma temel hakkını kabul ederek, kendi başlarına ve uluslararası işbirliği yoluyla, özel programları da içeren gerekli tedbirleri aşağıdaki amaçlara yönelik olarak alacaklardır:
  • Teknik ve bilimsel bilgilerden tam olarak yararlanmak suretiyle, beslenme ilkeleri konusundaki bilgileri yayarak ve doğal kaynakların en etkin bir şekilde geliştirilmesini ve kullanılmasını sağlayacak şekilde tarımsal sistemleri düzelterek ya da geliştirerek, besinlerin üretilmesi, korunması ve dağıtılması yöntemlerini iyileştirmek; 
  • Gerek gıda maddeleri ihraç eden, gerek gıda maddeleri ithal eden ülkelerin sorunlarını dikkate alarak, dünyadaki besin maddelerinin ihtiyaca göre adil bir şekilde dağıtımını sağlamak.

 

Bu madde, gıdanın yeterli olmasının yanında güvenli ve erişilebilir olmasını da içermekte. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi’nin Madde 11’le ilgili 12 No’lu Genel Yorumu’nda, gıdanın zararlı maddeler içermemesi ve ekonomik olarak erişilebilir olması da gündeme geliyor. 12 No’lu Genel Yorum'a göre, açlık ve yetersiz beslenmenin temel nedeninin gıda azlığı değil, ekonomik sebeplerle mevcut gıdaya erişememek. Yeterli beslenme hakkının ancak herkesin yeterli besine ve yeterli besin tedarik yollarına her zaman fiziksel ve ekonomik açıdan erişebilme imkanına sahip olursa gerçekleşebilir.

Komite yeterli beslenme hakkının temel içeriğini şöyle belirliyor:

1) Gıdanın, bireylerin beslenme ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda ve kalitede olması, zararlı maddeler içermemesi ve söz konusu kültür açısından kabul edilebilir olması.
2) Gıdaya erişimin sürekli olması ve gıdaya erişim yollarının diğer insan haklarının kullanılmasına müdahale sonucunu doğurmaması. 

12 No’lu genel yoruma göre, gıdanın güvenli şekilde tüketilmesi için, zararlı maddeler içermemesi, gıdaların saflığı ve hijyenik özelliklerinin korunması gerekiyor. Bunun gerek kamusal gerekse özel araçlarla sağlanması gerekiyor.

Komite gıda erişimi konusunda ise hem ekonomik hem de fiziksel erişilebilirliği ele almakta:

Ekonomik erişilebilirlik, yeterli beslenebilmek için gerekli olan bireysel masrafların veya hane halkı masraflarının diğer temel ihtiyaçların karşılanmasını tehlikeye düşürecek miktarda olmaması anlamındadır. Ekonomik erişilebilirlik, insanların yeterli beslenme hakkından tam anlamıyla faydalanmaları için gereklidir. 

12 No’lu Genel Yorum, her devletin yetkisi altındaki herkesin besin değeri ve miktar olarak yeterli, güvenli gıdaya erişimini güvence altına alması gerektiğini belirtiyor: (Devletler) “güvenli gıdanın üretimi, işlenmesi, dağıtımı, pazarlanması, tüketimi de dahil olmak üzere gıda sistemine dair bütün önemli konulara ve tedbirlere ve aynı zamanda sağlık, eğitim, iş ve sosyal güvenlik sektörlerindeki mevcut paralel tedbirlere değinmelidir. Gıda olarak doğal kaynakların ve diğer kaynakların kullanılmasında ulusal, bölgesel, yerel seviyelerde ve ev içi kullanımda süreklilik sağlanmalıdır.”

 

Yurttaşın Güvenli Gıda Talebi

Çalışmamız kapsamında hedef bölgelerde sivil alandan katılımcılar ve uzmanlarla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler ve yapılan toplantılardaki tartışmalarda yurttaşların talepleri gıda konusunda ortak bir zemine oturuyor. Tüketiciler, pazarda ve markette ucuz ve sağlıklı gıdaya erişim kaygısı yaşarken, küçük ölçekli üreticiler ulusal ve ulusötesi üretim yapıları karşısında sürdürülebilir olmaktan uzaklaşıyor. Üretim ve tüketim alanında yaşanan sorunların ulaştığı boyut, yaşamsal girdilerin en önemli kaynağı olan gıda sorunsalını temel yurttaşlık meselelerinden biri haline getiriyor. Bu konu aynı zamanda kamu idaresinin de gündeminde.

Yaptığımız toplantı ve görüşmelerde tüketiciler sağlıklı gıdayı temin etmekte zorlandıklarını ve aldıkları gıdalarda kimyasal kullanıldığına yönelik kaygılarını dile getiriyorlar. Sağlıklı olduğunu düşündükleri gıdaya ise çok pahalı olduğu için erişemiyorlar. Yaşadıkları bölgedeki çevre kirliliği, tükettikleri besinlere olan güvenlerini zedeliyor. 

Güvenli gıda meselesi sadece tüketicilerle ilgili bir konu olarak ve üretim süreçlerinden bağımsız düşünülmemeli. Üreticiler, sürdürülebilir olma çabasıyla maliyeti düşürmek için kimyasal ilaç ve gübre kullanmak zorunda kaldıklarını, kullandıkları ilaçlardan kendi sağlıklarının da olumsuz yönde etkilendiğini dile getiriyor. Tüketicilerin güvenilir gıdaya erişimde yaşadığı sorunlar gibi, üreticiler için de ekolojik üretim, maliyetinden dolayı erişilebilir değil. Kullanılan kimyasal gübrelerin toprakları kısırlaştırdığı, toprağın doğal yapısını zedelediği de sıkça vurgulanıyor. 

Üretici ve tüketicilerin güvenli gıdaya erişim konusunda yaşadıkları bu gibi sorunlara çözüm olması için çeşitli talepleri mevcut. Tüketiciler, tüketim bölgelerinde küçük çaplı üretimin yaygınlaştırılması ve şehirli vatandaşların küçük üretici konumuna geçebilmesi gibi çözüm önerileri sunuyor. Üreticiler için güvenli gıda üretimini sağlamak üzere yasal düzenlemeler ve maddi teşviğin sağlanması da önce çıkan önerilerden. Güvenli gıdaya erişebilmek için alternatif bir oluşum olarak kurulan gıda inisiyatifleri ise İstanbul’a gelen yerel gıda ürünlerinin depolanması ve dağıtılması, satış yapacak dükkan, soğuk hava deposu ve lojistik konularında destek taleplerini dile getiriyor. 

Üreticiler ise, ürünlerin yerelde üretilmesi ve dağıtım ağının daraltılması, gıdaların doğru iklim koşullarına göre yetiştirilmesi, toprak koruma kanununun daha katı hale getirilmesi gibi çözüm önerileri sunuyor. İlaçların daha zararsız olmasını sağlamanın, daha az kimyasal kullanılacak bir sistemin kurulmasının ve yerli tohum üretimini ve kullanımını yaygınlaştırmanın önemine vurgu yapıyor.